İzmir’in 8 kadın belediye başkanı Medyascope Haber Müdürü Göksel Göksu’nun sorularını yanıtladı. 8 ilçenin belediye başkanları, başkan seçilme süreçlerini ve gelecek projelerini anlattı.

MUTLU: 1 KİŞİ YOL KAZASINA KURBAN GİTTİ DİYELİM

Göksel Göksu: CHP İzmir’de 1 ilçe kaybetti ama 4 ilçeyi geri aldı. İzmir’de ne değişti?

Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu: Bütün Türkiye’de müthiş bir değişim yaşandı. Paritmizde kurultay ile başlayan değişim karşılık buldu. Türkiye kırmızıya boyandı. İzmir’de biz 9 liyakatlı kadın aday gösterildik. 1 kişi yol kazasına kurban gitti diyelim ama 8 liyakatli kadın seçildik. Hem adaylarımız çok doğru seçilmiş, bu işi yapabilecek kadınlardı. Toplumda alanda dolaştığımızda bu değişimin karşılık bulduğunu biliyorduk. Mevcut hükümete olan tepkiyi de gözlemliyorduk. Ekonomik kriz, emeklilerin ve asgari ücretlilerin durumu gibi… Bunlar sürpriz olmadı bizim için.

KINAY: TÜRKİYE’NİN AYDINLIK YÜZLERİYİZ

Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay: Ülkenin içinde bulunduğu yokluk, yoksulluk, yolsuzluk tüm bu sürecin önünü açan ve bu değişimin doğruluğunu ortaya koyan gerekçelerdi. Belediye başkanlığı sürecine baktığımızda ben Karabağlar’da, özellikle değişimler beraber, ‘kadın belediye başkanı olmaz’ denilen metropolde bir kadın belediye başkanı olarak Karabağlar’da kadının sözünü ve gücünü yaşadığı bir süreç yaşadım. Türkiye’nin aydınlık yüzleriyiz. Cumhuriyet’in değerleriyle beraber laik ve çağdaş gençler ev kadınlar ile birlikte geleceğe doğru giden yüzlerin temsilcisi olarak değerlendiriyorum. Partimizin yolu ve yolcuğunda bu sözlerle beraberiz. Aslında hak ettiğimiz yola giden süreçlerde en önemli basamaklardan bir tanesi.

Göksel Göksu: Karabağlar’da bu döngüyü nasıl kırdınız?

Helil Kınay: Adaylığım ilk açıklandığı zaman Karabağlar’ın toplumsal yapısı nedeniyle kadın adayın kazanamayacağına dair çeşitli söylemler ve yorumlar olmuştu.

Göksel Göksu: Nedir o toplumsal yapı?

Helil Kınay: Anadolu’nun farklı kentlerinden gelen vatandaşlarımız Karabağlar’da 58 mahallenin içerisinde çok büyük bir zenginliğe sahip. Karabağlar’da kadınlar yaşıyor. Çok emekleri var. Seçim çalışmalarımız boyunca sahaya çıktığımızda esnafımızdan emekçimize, ev hanımlarımızdan çalışan kadınlarımıza kadar hepsini her yerde gördük. Hayatın yarısını paylaşan kadınlar Karabağlar’da da bu yaşamın içinde sözünün ne olduğunu da çok doğru bir şekilde gösterdi. Sadece kadınlar değil, eşitliği ve geleceği savunan erkeklerle beraber her birimiz bu sonucu görmüş olduk. 

ÜNSAL: BUNCA SENELİK BİR SÜRECİN SONUCU

Göksel Göksu: Yıldız Ünsal, siz aynı zamanda bir miras devraldınız Karşıyaka’da.

Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal: Evet. Bu kadınların seçilmesiyle ilgili farklı bir yerden bakıyorum. CHP’nin kadınlara sahip çıkması, kadına seçme ve seçilme hakkını vermesiyle başlıyor. Aslında bu bir tesadüf değil. Bu bir sürecin sonucu. Bunca senelik bir sürecin sonucu. CHP her zaman kadını ön plana çıkaran bir parti.

Göksel Göksu: Her zaman böyle değil. Her zaman kadın adayları olmadı. Milletvekilliğinde de belediye başkanlarında da. İlk kez bu kadar söz verildi.

Yıldız Ünsal: Aday olarak demiyorum. Kadına sahip çıkması yönünden diyorum. Günlük yaşamda da, belediye başkan adaylarında da. Sürecin değişik zamanlamalarıyla ilgili bir şey. Buradaki arkadaşlarımızın tümü büyük bir savaş verdi. İki arkadaşımız bir önceki belediye başkanlarımız zaten tecrübeli. Tecrübelerine tecrübe kattılar. Bizler de büyük bir savaş verdik.

Göksel Göksu: Savaş derken neyi kastediyorsunuz?

Hükümet bütün güçleriyle diğer adayları destekliyor. Bizler de kendi kendimize çalıştık. Bu onlara karşı bir savaştı. Onlar her türlü imkanlarını kullandılar. Bir tek bizim bölgemizin adayı karşımızda değildi ki. Diğer faktörler de vardı. Bu arada Karşıyaka Belediye Başkanı oalrak ilçemizdeki vatandaşlarımız sayesinde en yüksek oyu sayı olarak aldım. Bu yüzden çok gururluyum. Çok minnettarım. Çok çalışmam lazım. Hepimizin çok çalışması lazım. CHP büyük bir destek aldı şimdi. Bunu çok iyi yönetmemiz lazım ki diğer seçimlerde de başarılı olmak için ve Türkiye’de birçok şeyin değiştiğini anlatabilmek için. Bu bizim için de bir fırsattır. Kolay olmayacak.

SENGEL: İZMİR KADIN KENTİDİR

Göksel Göksu: 2. Dönem seçilen deneyimli Filiz Ceritoğlu  Sengel, siz neler söyleyeceksiniz?

Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel: Öncelikle hepimiz bir arada olduğumuz için kendimi hem güvenli hem şanslı hissediyorum. Kız kardeşlerle beraber mücadelenin içerisinde olmak başka bir güç verecek. Geçen dönem 3 belediye başkanıydık. Şu anda kendimiz daha güçlü ve güvende hissediyoruz. Çünkü karşılıklı paylaşımlarımızın da artacağı bir dönem. Ama İzmir’de olduğumuz için… Şunu söylemek gerekiyor. Biz Smyrna’dayız. Amazonlar tarafından kurulmuş bir kentte binlerce yıl sonra tekrar kadınların hüküm sürmek için çaba sarfettiği bir yerdeyiz. Sizler de biliyorsunuz. İzmir bir kadın kentidir. Türkiye’de ilk kadın eyleminin olduğu yer Konak Meydanı’dır. Konak Meydanı’nda kadınlar ekmeğin ücreti sebebiyle o meydana çıkıp direnişte bulundular. Şu anda yaşadığımız şeyin, 30 ilçeden 9 ilçenin kadın belediye başkan adayının olması, 8 kadın belediye başkanını olması, tabii ki yeterli değil, ama biz bununla mutlu oluyoruz şu anda. 21. Yüzyıldayız hala kadınlar siyasette yer almalı mı almamalı mı diye düşünüyoruz. Her çıktığımız programda, hep şunu söylüyorlar, siyasette kadın olmak nasıl bir duygu? Ben de her seferinde şu cevabı veriyorum: hiçbir erkeğe bu soruyu sordunuz mu? Oğuz Atay’ın bir sözü var: Kadın ve erkek diye başlayan sözlerden hazetmiyoruz aslında. Biz toplumsla cinsiyet eşitliğinden, başka şeyleri ifade edebilmek istiyoruz. Eril zihniyet haricinde de siyasette bir şeyler söylenebileceğini, kadın ya da erkek siyasetçi diye bir ayrıma haiz olmayacağını düşünüyoruz. İzmir zaten kadın kentidir ve İzmir’e kadınlar yakışır.

FIÇI: 151 YIL SONRA İLK KADIN BELEDİYE BAŞKANIYIM

Göksel Göksu: Saniye Fıçı, siz bu söylenenlere katılıyor musunuz?

Foça Belediye Başkanı Saniye Bora Fıçı: Tabii ki katılıyorum. Öte yandan örgütün hemen hemen her kademesinde ciddi mücadeleler vermiş ve CHP’nin iktidar olması için gece gündüz çalışmış bir kadın örgüt üyesi olarak bugün burada olmanın onuru ve gururu içindeyim. Foça gibi özel bir bölgede, 151 yıllık belediye tarihinde hiç olmamış olan ilk kadın belediye başkanı olmanın ayrıca onuru ve gurunu yaşıyorum.

Göksel Göksu: Ne oldu da bu döngü kırıldı?

Saniye Bora Fıçı: Değişimle birlikte aslında döndü. 20 yılın aşkın bir süredir siyasetin içerisindeyim. Her anlamda kadının temsiliyeti mücadelesini vermiş biri olarak bunu söylüyorum. Her şeyin bir zamanı olduğunu düşünerek hareket ettiğim bugüne kadar. Nihayetinde henüz 100. Yılı geçmişken 8 kadın ile birlikte CHP’nin her kademesine var olmak, aslında 20 yıllık geçmişin ve emeğin karşılığı gibi bir şey kendi adıma bunu söyleyeyim. Ne oldu? Kurultay ile birlikte değişimin ne kadar gerçekçi olduğu, aday belirleme yöntemi ile ortaya çıktı.

Göksel Göksu: Değişim ardından genel başkan değişti. Değişmesiyle birlikte verdiği ilk mesaj, kadınlara pozitif ayrımcılık oldu. Pek çok yerde kadın belediye başkanlarının çıkarılacağını, meclislerde de kadınlar için fermuar sisteminin uygulanacağını söyledi. Bunun yankısı da oldu. Baktığınız zaman Ankara’da yok. İstanbul’da da tarih yazıldı. 39 ilçeden 3 kadın belediye başkanı oldu. 4 kadın aday gösterilmişti sadece 1’i olmadı. Dolayısıyla karşılık bulduğu yerlerden biri İzmir oldu, İzmir’de aday gösterildi.

Saniye Bora Fıçı: İzmir, ilklerin şehri. Sayın Genel Başkanımız ve merkez yürütme kurulu üyeleri ve parti meclisi de dahil olmak üzere aday belirleme yöntemlerini titizlikle gerçekleştirebildiler.

Göksel Göksu: Ama sizin dışınızda biri de seçilebilirdi. Sonuçta siz seçildiniz.

Saniye Bora Fıçı: Mutlaka. Foça için söylediğimiz aday adayı sayısı 19’du CHP’den. Diğer partilerin adaylarını saymıyorum. Nihayetinde 25 bin müracaatın olduğu ulu çınardan söz ediyoruz. Bunun onuruyla geldiğimiz nokta, üzerimize düşen görev şu: 8 kadının 5 yıl süre içerisinde yapacağı işler ve bugüne kadar cesaret edilmemiş kadın aday adaylarına örnek teşkil edecek bir misyondan söz ediyorum. Bütün arkadaşlarımızın alanda karşı karşıya kaldığı bir söylemle bitirmek istiyorum. Bir kente, bir kasabayı bir büyükşehire kadın eli değdiğinde nelerin olacağını gösterme zamanı. Bunun cesaretiyle bizi model alacak insanların bizi takip etmesi.

ERDOĞAN: BİZ YÜKSELEREK ÇIKTIK

Göksel Göksu: Karaburun olarak oy oranını koruyan ilçelerden birisiniz. Nasıl başardınız bunu?

Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan: Biz yükselerek çıktık birkaç puan. Filiz Başkanımın da söylediği gibi 2019’da 3 kadın belediye başkanıydık. O zaman söylemiştik gerçekten işimiz zor. Çünkü bir erkeğe göre çok daha fazla çabalamamız gerekiyor. Her ne kadar seçme ve seçilme hakkı, Avrupa’dan önce Türkiye’ye verilmiş olsa da kadın belediye başkanlarına toplum pek alışık değil. Ağır bir yükümüz var. Rol model olmanın bilinciyle hepimiz, biyolojik yapımızın getirdiği annelikle, sevecenlikle, o kucak açmayla, kutuplaştırmamayla, çünkü bir anne evlatları arasında hiçbir zaman ayrım yapmaz. Biz de o rozetlerimizi koyduk. Ben küçük bir belediyeyim ama ne kadar değiştiğini Karaburun’a, yarımadaya gelen herkes görür.

BEN ÇOK MAKYAJ YAPMAM AMA KARABURUN’UN DIŞ GÖRÜNTÜSÜ DEĞİŞTİ

Göksel Göksu: Karaburun’da ne değişti?

İlkay Girgin Erdoğan: Ben çok makyaj yapmam ama dış görüntü değişti. Yapılaşma değişti. Kadının zarafeti başkadır. Seçimden 15 gün önce benim bölgem özel çevre koruma alanı ilan edilmişti. Bakanlığa gittiğinizde birçok yere biz örnek gösteriliyoruz. Hem Filiz Hanım hem ben de avukatız. O takipçiliği, işini sonuna kadar götürmesi, kendinin takip etmesi programlaması artı bir değer getiriyor. Karaburun’un görüntüsü neredeyse değişti. Hepimiz liyakatlıyız, Belirli mesleklere sahibiz, bir bakış açısına sahibiz. Yaşadığımız yeri öncelikle o şekilde güzelleştirmek istiyoruz. Belki bir erkeğin aklına hiç gelmez ama bence ev hanımı dahil bütün kadınların aklına gelecek çocuğun yanına konacak beslenmeden tutun her şeye kadar.

Göksel Göksu: Bunlar hep sosyal yardım bazında ele alınacak şeyler. Bir yandan kadın bundan ibaret mi? Değil. Bunun bir altyapısı var, dönüşümü var…

İlkay Girgin Erdoğan: Bizim bölgemizdeki en büyük şikayet, coğrafi yapı ve topografik yapısından dolayı çok katlı binaların ortaya çıkmasıydı. Şehirlerde zaten çok katlı binalardan bıkmışız. Sadece kotu almayı değiştirmekle birlikte 2 kata düşebiliyorsunuz. O görsellik önemli. İnsanlar ruhunu dinlendirmek istiyor. 3 kadın olarak bu işi iyi becerdik. Bu sefer olduk 8. İnanıyorum bir sonraki sefer Cemil Başkanın ifade ettiği gibi 15-16 olacağız. Giderek artacağız.

BODUR: KINIK’TA ELİMİ TAŞIN ALTINA KOYDUM

Göksel Göksu: Sema Bodur, belki de en ilginç profillerden birisiniz. Kınık’ı dikkat çekici bir oy farkıyla kazandınız. Bir önceki dönem AK Parti’de olan bir yerdi. AK Parti’nin 2019’da yüzde 53 oy aldığı bir ilçede oyu geçerek yüzde 55 oy aldınız.

Kınık Belediye Başkanı Sema Bodur: İzmir’de ilçelerimiz arasında beşinci oy oranındayız. Aynı zamanda iktidar hükümetinden aldık. Bu süreç bayağı bir zor geçti. Bakırçay’da da bir kadın ilk defa aday oldu ve başkan oldu. Kınık dediler, kadın aday dediler, nasıl olur dediler.

Göksel Göksu: Kınık çok ihtimal dahilinde görülmüyordu.

Sema Bodur: Bana da aynı şeyi söylediler. Kınık çok zor dediler. Ben bir iş insanıyım. Ben Kınıklıyım. Baktım ki kimse bu işe girmiyorum. Yapılacak bir sürü iş var. Kendimin orada faydalı olacağını düşündüm. Aday adaylığı süresince baktığımızda çok fazla aday adayının olmayacağını gördüm ve dedim ki elini taşını altına koy dedim.

İZMİR ANAERKİLDİR

Göksel Göksu: Bu sonucu nasıl elde ettiniz?

Sema Bodur: Hiçbir şey tesadüf değil. Başarılı bir iş insanı ve o memleketin evladıyım. Her ne kadar Kınık, daha kırsal bir kesim gibi görülse de, eski uygarlığın olduğu yerler ve kökleri olan yerler. Bu yerler o köklerine her zaman bağlıdır. Biz de o köklerdeniz. Kınıklılar köklerine sahip çıktılar. Eski yerleşim merkezlerinde kadınlar daha fazla söz sahibidir. Anaerkildir. İzmir’in büyük bir kısmında bu böyle.

Göksel Göksu: İzmir gerçekten anaerkil mi?

Yıldız Ünsal: Çok iyi anlatmıyor ama arkadaşımız çok çalıştı.

Sema Bodur: Sayın Genel Başkanımız ve partimiz bize çok sahip çıktı. İlk açıklanan kadın aday da benim. Benden çok emin oldular ve şans verdiler. Ben de kendimden emindim. Kınık için güzel olacak. Kadın olmanın avantajı da şu: Bazıları bakar ama kadınlar görür. Kadınlar daha iyi görüyorlar ve fark ediyorlar. Hızlı görüp müdahale edebiliyoruz. Memur geçmişim, spor geçmişim, iş insanlığı geçmişim var. Yaş olarak da hepsinin ablasıyım. En büyük benim yaş tecrübemizi de bundan sonra kullanacağız. Mitinglerde çoğunluk kadınlardı. Eşini çocuğunu bırakıp mitinge gelen kadınlar çok fazlaydı. Kadınlar tüm çalışmalarda sahaya döküldü. Kadın erkek destekledi.

DENİZLİ: EN ÇOK TARTIŞILAN ADAY BENDİM

Göksel Göksu: Çeşme’de çok genç bir profil var. Buraya gelmeden önce Lal Denizli için sürekli bir şey yapıyor dediler. Öncelikle sen neden belediye başkanı olmak istedin? Lal Denizli Çeşme’de neler yapacak? Hem kadın hem genç kotasındansınız değil mi?

Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli: 40 yaş altı potadayız. Partimizin tüzüğü gereği 30 yaş altı kotadan yararlanmıyoruz. Açıkçası hem genç hem kadın olmak süreci daha zorlu kıldı. Yanılmıyorsam en çok tartışılan aday ben oldum.

İZMİR, DEĞİŞİMİN PİLOT YERİYDİ

Göksel Göksu: Neden tartışıldı?

Lal Denizli: Sanırım siyasi arka planımı kabul etmek zor oldu.Türkiye için Çeşme en önemli ilçelerden biri. Popüler bir ilçe olduğu için hem kadın hem genç olduğum için yapamaz algısı yüksekti. 14 yıllık siyasi geçmişim, yerel yönetimlerde yapmış olduğum çalışmalar bilindiğinde bu söylemler biraz daha azaldı.

Siyasette kadın olmak nasıl bir duygu sorusunu yanlış bulmuyorum. Bugün hala Türkiye’de maalesef siyasette kadın olmak bir mesele. Bugün belediye başkanlığını yapabilir mi sorusunu soruyorsak temelde sorun burada başlıyor. Ciddi bir zihniyet meselesi. Türkiye’de siyaset eril bakış açısıyla yapılıyor. İzmir, değişimin pilot yeriydi. Genel başkanımızın İzmir konusunda hassas olmasının, buraya bu kadar çok gelmesinin altında yatan sebep de buydu. İzmir başarınca, değişim başarılı olacak algısı çok yükseldi. İzmir’de tarih boyunca sadece 6 kadın belediye başkanı varken 9 aday gösterildi, 8’i bugün  belediye başkanı. Eşit temsiliyet tabii ki olmalı ama hepimizin konuştuğu gibi sadece kadın veya genç kimliklerimizle burada değiliz. Türkiye’de temelde siyaset anlayışının değişmesine ihtiyaç var. Bugün 32 yaşında bir insanın 50 bin nüfuslu bir yeri yönetebilir mi sorusunu sormak çok abes. Fransa’nın 34 yaşında başbakanı var. Avrupa’nı birçok ülkesinin bakanları 30’lu yaşlarında. Parti kültürümüzde Deniz Baykal, Önder Savın, Bülent Ecevit’in genel başkanlarımızın ülkedeki yönetici sıfatlarını bakanlık sıfatlarını hangi yaşlarda devraldıklarına baktığımızda aslında Türkiye’de siyasete gerilemiş bir toplumuz. Seçme ve seçilme kadınlarını kadınlara vermek ayrı bir mesele ama bunu temsiliyette gösteremediğimiz zaman her şey eksik kalıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini konuşurken bugün hala kadın cinayetlerini konuşuyorsak bir şeyler eksik yapılıyor. CHP olarak değişim hareketini başlattığımızda bir zihniyet değişiminden bahsediyoruz. Genel başkanımız da bu konuda çok hassas. Kurucu irademizin bizlere bahşettiği ideolojiyi ve bu güçle ilerici bir anlayışla hareket edeceğiz. Tabii ki kurucu iradenin ortaya koyduğu anlayışı devam ettirmekten ziyade, Atatürk bize ne demiş ‘ilerleyin’. Bizler siyaseten ilerleme konusunda geri kalmış durumdaydık. Bugün sadece değişimi başlatarak bir parti yönetimini değil, bir anlayışı değiştirmeye gidiyoruz.

TARİHSEL OLARAK HEPİMİZİN OMZUNDA BÜYÜK BİR GÖREV VAR
Genel Başkanımız bana özel görüşmemizde şunu söyledi: “Gençlerin ve kadınların siyasette önünü açmakta kararlıyım. Tepki alacaksam alacağım ama bunu yapacağım” İzmir, genel başkanımızın tam da bu anlayışını veriye dayanarak gösterdi. Her birimiz, üç aşamayı geçtikten sonra adaylaştırıldık. Önce topluma soruldu. Aday profil çalışmaları yapıldı. Genel merkezden heyet gönderildi ve her birimizle mülakat yapıldı. Sonrasında parti kurullarımız tarafından adaylaştırıldık. Alacağımız sonuçtan son derece emindik. Kadın aday olduğumuz için kazanır mı kazanamaz mı tartışmaları oldu. Siyasette kadın olmak nasıl bir şey? Zor bir şey. Senin yaptığın her şey sorgulanmaya açılıyor. Bir erkeğin yaptığı zaman sorgulanmayacağı her şey. Acaba altından kalkabilir mi? Yapabilir mi? Biz hala bu zihniyetle mücadele ediyorsak kolay değil. Bizler her aşamada kendimizi kanıtlamak, potansiyelimizin sınırlarını aşmak zorundayız. Hiçbirimiz burada kadın olduğumuz için değil hem parti liyakatiyle hem de eğitim liyakatiyle iş alanlarımızda kanıtladıklarımız sayesinde buradayız. Tarihsel olarak her birimizin omzunda çok büyük bir görev var. Şu bekleniyor: Biz batırırsak, genç dedik kadın dedik yaptınız, batırdı. Bu koltuğun sadece Lal’in başkanlık koltuğu serüveni olarak değerlendirmiyorum. Benden sonra bayrağı devredeceğim yol arkadaşlarım ve kız kardeşlerime karşı çok büyük bir sorumluluğum olduğunu düşünüyorum. Her sabah olumlama yapıyorum, kendime hatırlatıyorum. Sen başarırsan senden sonra gelecek kadınların ve gençlerin örnek gösterileceği bir yere dönüşürsünüz. Başaramazsan herkes gençlere ve kadınlara siyasetin yolunu kapatmak için seni bahane edecek.

SENGEL: KIZ ÇOCUKLARI YANIMA GELİYOR ‘BELEDİYE BAŞKANI OLACAĞIM’ DİYOR

Filiz Ceritoğlu Sengel: Ben AK Parti’den seçimi aldım, ittifaksız olarak. 27 yaşından beri belediyeciyim. İlk defa 27 yaşımda belediye meclis üyesi oldum. İkinci döneminde büyükşehir belediye meclisi üyesi sonra belediye başkanı oldum. Adım adım gitti. Kendi ilçelerimizde bir süre sonra şunu göreceğiz. Çoğunluğumuz ilk defa kadın belediye başkanıyız. Dışarıya çıkıyorsunuz, kız çocukları yanınıza geliyor. Ne olmak istiyorsun diyorsunuz, belediye başkanı olacağım diyorlar. O kadar çok var ki. Kapımı çalıyorlar, söylüyorlar. Rol model olmak, olumlama yaparak yola devam etmek meselesi böyle bir şey. Daha çok direnirken, zorluklara  karşı mücadele ederken burada küçük kalp atışı devam ediyor.

DENİZLİ: BİZLER İTTİFAKSIZ SEÇİLDİK, BU SEMBOLİK BİR ŞEY

Lal Denizli: Bizler ittifaksız olarak seçildik. Oyunu arttıran arkadaşlarımız var. Ben de ilçemde oyumuzu arttırdım. 15 belediye başkanı adayına karşı yarıştım. Birçok parti, daha önceki dönemlerde ittifakımız olan veya belli ittifaklar çerçevesinde aday çıkartmayan partiler bu seçimde aday çıkartmıştı. Aldığımız seçim başarısı, kendi bölgemizde ittifaklara paye biçilerek verilen başarının altında tamamen partimiz tek başına ve bizler de tek başımıza yarıştık bu da çok sembolik.

ÜNSAL: BELEDİYECİLİK ERKEK İŞİ DEĞİL, GÖNÜL İŞİ

Yıldız Ünsal: Benim de karşımda 22 aday vardı. Bir ilçede 22 adaya karşı yarıştık. Tüm belediye başkanları insan olarak değerlendiriyorum. İnsanların yaşadıkları yerin daha güvenli ve rahat olması için elimizden geleni yapacağız. Bizim avantajımız var aslında. Kadınların duygusal zekası daha yüksek. Bazı şeyleri biz daha iyi anlıyoruz. İnsan ilişkilerimiz daha farklı. Bir başkasının yerine koyabiliyoruz kendimiz. Mekanik davranmıyoruz. Bu çok avantajlı bir durum. Bazı şeyleri içselleştirmek çok daha kolay. Toplumdaki yerinden dolayı kadınlar çok fazla sorumluluk sahibi. İlçeler de bu sorumluluk duygusuyla yönetilecek. Belediyecilik erkek işi değil, bu bir gönül işi, kenti çok sevmek işi. Bunu biz daha iyi başarabiliriz.

KINAY: BU ÜLKEDE KADINLAR HER YERDE VAR

Helil Kınay: Şunu eklemek lazım. Kadını ve siyaseti konuşurken, seçim sonuçları şunu gösterdi. Bu ülkede kadının yok sayıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Haklarının yok sayıldığı, yaşamından koparıldığı, iş hayatından, evinden koparıldığı, ne yapacağına bile erkeklerin karar verdiği, politikalara bile erkeklerin karar verdiği kadınların var olduğunu gösteren birer simgeyiz. Çok büyük mücadeleler içerisinde hepimiz,bu adaylık sürecini gerçekleştirdik. Sadece kadın olduğumuz için aday olmadık. Bizler birey olarak bu sürecin içerisindeyiz. Herkesten farkımız şu: Biz yok sayılan, ne yapacağına erkeklerin karar verdiği, kadınların yaşadığı süreçleri kendilerinin anladığını ve çözümleri onların yaratacağını söyleyen erkek zihniyete karşı kadın olarak biz buradayız dediğimiz  sürecin temsilcisiyiz. Sözlere bakın. Kadın eli değecek! Cümlesiyle karşılaşıyoruz. Kadınların eli zaten her yerde var. Bunu görmeyenler için elimizi, emeğimizi gösterme noktasına bir adım attık. Belediye başkanlığı sürecinde bu işin yüzüyüz. Bu ülkede kadınları her yerde vardı. Bunu görmek istemeyenler için şimdi kadın belediye başkanlarıyla beraber iyi yöneticileri, kadınları daha çok görecekler. Kadınlar, kız çocukları yanımızda. Onlar da artık ‘ben de yapabilirim’ diyor. Görülmek istenmeyen yoksulluğu, şiddeti daha çok görünür kılacağız.

MUTLU: İZMİR 22 YILDIR İKTİDARA KAFA TUTUYORSA KADINLARIN ROLÜ ÇOK FAZLA

Nilüfer Çınarlı Mutlu: Burada en cesur kararı genel başkanımız aldı. Özgür Özel, İzmir’in kadın adaylara hazır olduğunu biliyordu. Bunda ısrar etti. İzmir hep söylendiği gibi kadın kenti. İzmir bugün bu kadar dirençliyse, 22 yıldır bir iktidara kafa tutuyorsa bunda İzmirli kadınların çok fazla rolü var, yıllardır sokaklardayız. Bu mücadelenin içindeki kadınları yönetici olarak görülmesini isteyen kamuoyu,  sadece genel başkanın değişmesiyle bu talebi gördü ve bizleri adaylaştırdı. Bundan sonra yapmamız gereken bulunduğumuz ilçelerde kadınların öne çıkmasını sağlamak. Toplumsal cinsiyet eşitliğini en azından bu 8 ilçede kılcallara kadar yaymak, eğitimini vermek ve bir örnek oluşturmak. Kadınların üzerindeki bakım yükünü hafifletebilirsek, kadınlar daha özgürce iş ve sosyal hayatın yanı sıra sokaklara çıkabilirse Türkiye’de çok şeyin değişebileceğini düşünüyorum. İzmir’de kadınlar vardır. Türkiye’de kadınlar vardır. Gençler de buna eklendi. Gerçekten dayanışma ile bu süreç oluşturuluyor. Kazandığımız 420 belediyenin genel merkez tarafından yayılan bir dayanışma ağıyla birlikte ülkeye yayılması, hem de iktidara doğru yürümesi en büyük hedefimiz.

Göksel Göksu: İçinizde hiç kadınlarla ilgili özel projesi olanlar var mı?

Saniye Bora Fıçı: Yönetim anlayışımızın öznesi kadın. Foça özelinde, üç ana başlıkta yürütülüyor bütün çalışmalar. Tarım ve hayvancılık, az miktarda turizm. Çünkü 5 bin yıllık geçmişe sahip olmasına rağmen sınırlar arasında sıkışmış bir ilçe. Balıkçılık başlıkları altında 3 ana başlık var. Bizim gibi bölgelerde, kış ve yaz nüfusunda ciddi farklılıklar var. Dezavantajlarını yaşarken özellikle kadınlara yönelik kooperatifleşme ve planlamalarda en önemli projem tekstil geri dönüşümü. Net olarak planlanmış hibe destek programları için araştırmaları tamamlanmış. Öncesinde kooperatifleşme sonrasında gelişimsel anlamda atölyelerin bir sonraki hamlede de fabrikaya dönüşen bir süreçten bahsediyorum.

BODUR: KADINLARIN EVDE OTURMASI DOĞRU DEĞİL

Sema Bodur: Kadın başkanlar olarak birtakım görevler aldık. En önemlisi şu: Gençlere ve kadınlara fırsat vermek. Bu durumda bu fırsatlarda, görevler yine gençleri bu yolda siyaset anlamında yetiştirmek, desteklemek ve kadın arkadaşlarımızı belli kurumlarda belli yerlerde desteklemek. Kooperatifler, halı dokumak dışında yapabilecekleri çok daha fazla şey var. Kırsal kesimdeyiz. Tarım faaliyetleri çok yoğun. Kadınlar daha önce tarlada çalışıyordu. Sonra makineleşme arttı., kadınların işi bu bölgede azaldı. Kadınların evde oturmasına neden oldu. Verimli bir yerde kadınların evde oturması doğru değil. Anaokulu desteği ve kadınların üretime katılması için çalışacağız.

BODUR: BU EVLERİ AÇMAK İSTEMİYORUZ

Göksel Göksu: Henüz kadın sığınma evi açacağım diyen olmadı.

Helil Kınay: Kadın sığınma evi açılmaması için mücadeleyi büyüteceğiz. Tüm başkanlarımızla beraber, partimizin de tüm politikalarında kadın zaten bir parçası. Kreşler, semt evler, eğitim ve istihdamda kadının kendi değerini ortaya koyabilmesi öncelik.

Sema Bodur: Bu işin temelini oluşturmak gerekiyor. Suçluları toplamak, çıkınca gene aynı şeyi yapacak bir döngüye girmemek. Kadınlar, oluşturacağımız bu altyapıyla beraber güçlenecek. Eğitimle, yapmak istediklerimizi yaparak bu işlere gerek kalmamasını sağlayacağız. Bu evleri açmak istemiyoruz. Bizim bu evleri açmamıza gerek kalmasın.

ERDOĞAN: SIĞINMA EVLERİNİN BİZİM GİBİ BÖLGELERDE KURULMASINA GEREK YOK

İlkay Girgin Erdoğan: Küçük nüfuslu yerlerde kadın sığınma evi açmanıza gerek yok. Sizin onların yanında olduğunuzu biliyorlarsa, gecenin bir saati telefonla arayabiliyorlarsa, onu o an oradan aldırabiliyorsanız gerek kalmıyor.

Göksel Göksu: Zaten sığınma evi açmak için bir nüfus sınırlaması da var.

İlkay Girgin Erdoğan: Açmanıza gerek yok ama hemcinsiniz zor durumdaysa, biz birkaç kez denk geldik. O anneliğin getirdiği içgüdüyle ve yönetici olarak müdahale ediyorsunuz. Biz şanslıyız. Büyükşehir belediyeleriyiz. İletişime geçtiğiniz an o kişi oradan alınıyor. Küçük yerlerde orada yaşaması zor. Bir yere yerleştirilip bir iş imkanı sağlanabiliyor. Geçtiğimiz yıl bunu başardık. Kadınlar yanlarında olduğumuz biliyorlar. Bize ulaşabiliyorlar. Sığınma evlerinin bizim gibi yerlerde kurulmasına gerek yok.  Filiz Başkanımla beraber biz kreş yaptık. Benim bölgemde bir kreş bile yoktu. Kadının ekonomik özgürlüğü ona başka özgürlükleri de getiriyor. Kocasından para almadan dışarı çıkmasını sağlıyor. Köylerimizde, Kösedere’de vardı. Belediyeye ait yeri yıkıp dokusuna uygun taş bina yaptık. Kooperatif kurdular kadınlar. Mordoğan’da da var. Diğer köylerimizde de devam ediyor. Belediyeye ait yerleri meclis kararlarıyla, çok düşük bedelle onların kullanımına veriyoruz. Ekonomilerine büyük bir katkı oluyor.

SENGEL: BİR MÜHRÜ KADININ ALMASI ÇOK ÖNEMLİ

Filiz Ceritoğlu Sengel: Bütün başkanlarımın hepsinin kadınlarla ilgili projeleri vardır. Bütçeyi Ekim ayı itibarıyla yaptıklarında kadın dostu bütçeler yapacaklar. Doğal olarak parti politikamız gereği, kadını orijine koyan işler de ister istemez kendisini geliştirecektir. Kadınların istihdamını artırmak, ekonomik özgürlüklerine sahip olmaları gerekiyor. Biz eğer kadın siyasetçiler istiyorsak önce kendi ayakları üzerinde duran kadınlar. Dezavantajlı kadınlara yönelmek daha doğru. Kadın sığınma evleri, 50 bin nüfusun altında olan yerler için doğru da değil, güvenlikli değil. Herkes tarafından bilinmemesi gerekiyor. Toplumsal olarak zor durumlarda olan kadınlara el uzatmak gerekiyor. Biz, Depo Efes’te adını Masal Evi koyduğumu bir yer açtık. Tarım işçisinin bebekleri alınıyor ve bakılıyor, saat kaçta geri gidiyorsa çocuk veriliyor. Kadın ekonominin içine dahil oluyor. O kadar ince detaylar üzerine kalıyorsunuz ki, bir mührü kadının alması, o bakış açısıyla hareket etmesi çok kıymetli.

MUTLU: ÇOCUKLAR AÇ KALMAYACAK

Göksel Göksu: Partiyi iktidara taşıyacak olan yerel yönetimler. Bir de böyle bir misyonu var. Bu yanıyla bakarak sizin 5 yılda ilçenizde neler değişecek de sizi iktidara taşıyacak?

Nilüfer Çınarlı Mutlu: Partimizin bir kitapçığı var. Halkçı belediyecilik kitapçığı ve bu kitapçık Türkiye’nin her yerinde uygulanacak. Tesadüfe bırakmadan halkçı belediyecilik uygulanacak. Kişisel beklentilerinize, fantezilerinize kapılmadan yürümek çok önemli ve bu partiyi iktidara götürecektir. Toplumcu ve sosyal belediyecilik neyse onlar yapılacak. Çocuklar aç kalmayacak. Kent lokantaları, ihtiyaç olan yerlerde yapılacak. Emekliler sosyalleşemiyor bu hepimizin derdi olacak. Genç işsizlik, kadın genç işsizlik… Ne eğitimde ne işte olan, sadece evde oturan bir genç nüfusumuz var. İstihdam projelerinin yaratılması ve kent yoksulluğundan mezun olmasını sağlamak. Kreşleri önemsiyoruz çünkü ÇEDES uygulamalarına karşı çocukların bir birey olarak yetişmesini sağlayacak eğitim modeli oluşturacağız. Bütün bunlar yapıldığında CHP 2028’de iktidar olacaktır.

KINAY: KENTİ NASIL YÖNETİRSEK ÜLKEYİ DE ÖYLE YÖNETİRİZ

Helil Kınay: Belediyeciliği üç farklı başlıkta görüyorum. Temel belediyecilik hizmetler var. Bu çalışmaları yaparken liyakat, planlama ile kentin hakkını kente adaletli bir şekilde dağıtarak sağlıklı, dirençli kentler yaratarak yürüteceğimiz çalışmalar. Türkiye çok büyük bir ekonomik şiddet yaşıyor. Derin yoksulluk sürecinin içindeyiz. En büyük darbesini kadınlar, dezavantajlı gruplar, sesini duyuramayanlar yaşıyor. Sosyal belediyecilikle herkese ulaşacak bir toplumsal yapıyı örgütlemek zorundayız. Üçüncü ayağı yönetim anlayışımız. Kentin tüm paydaşlarının sesini yönetime ortak etmek, şeffaf olmak, hesap verebilir olmak. Karabağlar’da bu sorunların en ağır yaşayan ilçelerden biri olarak, kendi özelinde bu çalışmaları yürüteceğiz. Kentlerimizi nasıl yönetirsek, ülkeyi de öyle yönetiriz anlayışla hareket edeceğiz. Hak ettiğimiz yaşamı insanlarımızla beraber el ele yöneteceğiz.

Yıldız Ünsal: 30 ilçeden 4 ilçe değişmedi. İki erkek iki kadın. Çoğu değişti. Diğer belediyelerin tümünde ve Türkiye’nin birçok belediyesinde sorun temel belediyecilik hizmetlerinde var. İki arkadaşımızın belediyesinde böyle bir sorun yoktur. Kadınlar daha başarı olacaktır. Olmamış ki bu adaylar da değişmiş diye düşünüyor insanlar. Karşıyaka’da açık hava kent müzesi yapacağız. Çarşımız, İzmir’in ikinci büyük açık hava çarşısı. Avrupa kentleri seviyesinde, görsel bir şölen şeklinde yapacağız. Üniversite’den projesi hazır. 80’li yılların ortalarında Karşıyaka’da festival vardı. Bütün İzmir oraya akın ederdi. Önümüzdeki Mayıs ayında karnaval şeklinde yapacağız.

SENGEL: 2028’DE RÜŞTÜMÜZÜ İSPATLAYACAĞIZ

Filiz Ceritoğlu Sengel: CHP adım adım iktidara yürüyor. Kadın ve erkek yöneticilerle birlikte. Türkiye çok zor zamanlardan geçti. CHP’li belediyeler bu krizlerden nasıl başarılı bir şekilde çıkabileceğini gösterdi. Olumlu işlerin sonucunda 2024’te Türkiye kıpkırmızı oldu ve daha da olacak. CHP’li belediyeler yardım etmekten ziyade dayanışarak anlatacaklar. Ranttan değil, halktan yana olacaklarını anlatacak. Sanırım rüştümüzü ispatladık. 2028’de iktidarda bu rüştümüzü nasıl ispatladığımı göstereceğiz.

FIÇI: SOSYAL AÇIDAN DOYURAN PROJELER YAPACAĞIZ

Saniye Bora Fıçı: İlçemde eğitim sisteminin geldiği noktaya baktığımızda, taşımalı sistemle okula devam eden çocuklar var. O ailelerin sadece bir talebi var. Sadece çocukların servis ihtiyacını karşılayın diyenler var. Biz de karşılayacağız. Bu kadar fakirliğin olduğu bir ilçede sosyal açıdan doyuma ulaştıran projeler benim de hedefimde. Ülkede uç noktalarda yaşanan zenginlik ve fakirlik arasında en fakir kısımla ilgileneceğim.

ERDOĞAN: AFET ALANINDA CHP’Lİ BELEDİYELER DEVLETTEN ÖNCE VARDI

İlkay Girgin Erdoğan: CHP 2014’ten beri başarıyla yoluna devam ediyor. 2019’da seçilen arkadaşlarla birlikte gülerek konuşuyorduk. Bir meteor düşmedi kafamıza, diyorduk. 2 buçuk yıl hakkıyla hizmet ettik. Genelde tüm Türkiye’de vardık. Karaburun, Selçuk belediyesi, diğer CHP’li belediyeler devletten önce vardı hem afet alanlarında hem başka yerlerde. Biz belediyeciliğin ne olduğunu orada gösterdik. Etimiz budumuz çok değil ama yardımlaşmayla neler yapabileceğimizi herkese gösterdik. Bu dönemde de hepimizin CHP’li belediye yönetim anlayışıyla herkese tekrardan göstereceğiz. Belki de 2028’den önce CHP iktidara gelecek. Biz bunun en büyük teminatıyız.

BODUR: HERKES KINIK’I ÖĞRENECEK

Sema Bodur: Benim ilçem kıyıda köşede kalmış görünen bir ilçe. Kınık neresi diye düşünüldüğünde İzmir’de yaşayıp da İzmir ilçesi olduğunu bilmeyen çoktur. Herkes Kınık’ı öğrenecek. Kınık bir marka olacak.  Çok şanslıyız. İzmir’e, Manisa’ya, Balıkesir’e 1 saat. İstanbul’a 2 buçuk saatte gidebiliyoruz ve bunları avantaja çevireceğim. Bölgenin en verimli tarlaları, ovaları bizde. En çeşitli ürünleri elde edebiliyoruz. Madenlerimiz de var. Bunları gün yüzüne çıkarmak var. Denizlere de yakınız, limanlara. Bizim sanayimiz neden gelişmesin?

DENİZLİ: TOPLUMSAL UZLAŞI ALANLARI OLUŞTURACAĞIZ

Lal Denizli: Yönetim anlayışımız yerelden yukarı doğrudur. 6 okun esası da buna göre belirlenmiştir. Ben iyi bir partizanım. Sağlam bir CHP’liyim. Bütün seçim süreci boyunca duygusallaştığım an mazbatamı aldığımda rozetimi çıkarttığım andı. Toplum olarak uzun yıllardır ötekileştiriliyoruz. İktidar partisinden değilsen, eleştirel bakış açısına sahipsen dışlanan ve itibar edilmeyen, yargılanan ve cezalandırılan oluyorsun. Eleştirmeyi de alkışlanmayı da aynı esasta kabul edebilecek alanlar yaratmalıyız. Çeşme’de seçim öncesi başlattığımız ve devam edecek proje olan halk buluşmaları olacak. Mikrofon halkta olacak. Toplumsal uzlaşı yaratacak alanları oluşturacağız. 12 yaşında bir kız çocuğunun önerdiği şeyi projelerimiz kapsamına aldık. Çocuklarımız ve gençlerimiz de söz sahibi oluyor. En ok ihtiyacımız olan şey: Dinlenmek. Barınma sorunu için sosyal konutun zeminlerini hazırlanması, kamusal alanlar, kreşler, kent lokantaları… Çeşme olarak sağlık konusunda geriyiz. Nüfusumuz henüz 50 bini geçtiği için metropole uzağız ve sağlık çok önemli.  Gençlerin sosyalleşecek alanları kalmadı. Kütüphaneler, der çalışabilecekleri alanlar oluşturacağız. 28 belediye başkanımız, büyükşehir belediye başkanımız olarak  İzmir’in 2028 iktidar vizyonuna en büyük katkıyı sağlayacağına inanıyorum. EGEDESONSÖZ