Yerel yönetim seçimleri, Genel seçimler 5 yılda bir yapılsa da ülkemizde aslında meslek odaları ve diğer hizmet birimlerinin de seçimlerini göz önüne alırsak ülkemiz tam bir seçim ülkesi.
2 yılda bir seçim heyecanı yaşıyoruz genel olarak.
İnsanlar Belediye seçimlerinde rakip olduğu kişilerle, Genel seçimde aynı taraf oluyor, Genel seçimde rakip olanlar oda dernek seçimlerinde aynı taraf oluyorlar.
Yani seçimler herkes için ne bir başlangıç ne de bitiş oluyor.
İster istemez bazı başlangıç zamanlamaları da seçim öncesine gelebiliyor. Mesela benim gibi bir çok insan var, seçimden önce ara verdiği gazetecilik mesleğine devam etme kararı alıp tekrar sahnelere dönen veya seçim zamanı gazetecilik adına malzeme bol olduğundan stajını seçim dönemine denk getirip mesleğe de bu zaman zarfında merhaba diyen.
Önemli olan bu başlangıçların bir çıkara ve egoya hizmet etmemesi hatta etmemiş olması yada etmeyecek olması.
Şükür, sekiz yazı yazmışım seçim öncesi ve bunların hiç birinde bir çıkar, bir ego tatmini olmadığı gibi bundan sonraki süreçte de olmaması için herhangi bir sebep yaratmadan ilk yazımda da söylediğim gibi dim dik doğru ne ise, halkın sözcüsü olacağıma söz verdiğim gibi bundan sonraki süreçte de ‘Doğruya DOĞRU, Eğriye EĞRİ’ deme cesaretinden asla vazgeçmeyeceğim.
Gazeteciliği sevmemin en büyük sebeplerinden biri mücadeleyi temsil eden bir meslek olması.
Gazetecilik;
yeri geldiğinde Doktor gibi teşhis koyma mesleği,
yeri geldiğinde Mühendis gibi üretme ve geliştirme mesleği,
yeri geldiğinde Mimar gibi tasarım mesleği
yeri geldiğinde de Avukat gibi savunma mesleği.
Fakat ilginç olan bir durum vardır ki tüm okuyucu gruplarının gazeteciğin tüm mesleklere benziyor olmasına hiçbir eleştirileri olmuyorken Avukatlık mesleğine benziyor olmasına hep bir itirazları vardır.
Avukatların asla taraf olmama gibi bir lüksleri yoktur. İyi ya da kötü inandıkları davanın tarafı olmak zorundadırlar. Ve bu davanın kazanılmayacağını davayı alırken bilseler bile o dava için ellerinden gelen bilgi birikimlerini dava sonuçlanana kadar ortaya koyarlar. Sonuçta davayı kazanırlarsa kendi müvekkilleri mutlu olur, kaybederlerse karşı taraf. Avukatların her iki tarafı mutlu ettiği imkansızdır.
Sonuca baktığınızda biz gazetecilik mesleğini edep ve etik kurallarında yapmaya çalışan kişiler olarak kimseyi aynı anda mutlu etme gibi bir lüksümüz hiç olmadı bundan sonrada olmayacak.
Mesela yazılarımızda elimden geldiğince sağduyulu ve etiklik çerçevede yapıcı eleştirilerle seçim dönemini geçirdik. Kimine göre üzüm yemeye çalıştık, kimine göre bağcıyı uyardık, kimine göre de bağcı yaratmaya çalıştık. Nasıl biz doğrudur yada yanlıştır demeden bu olumlu yada olumsuz eleştirilere saygı duyuyorsak,
Üç beş kendini bilmez, iktidarın kim olduğu önemli olmadan sadece iktidar yalakalığı yapıp partizan tavırlarla bizleri ‘belaltı vurmak’ diye bir terim üretip bunla suçlayanlara,
Meslek dersini bizden alamayıp sonrada bizim için ‘seçim bitti, artık yazamazlar. Cesaretleri yetmez’ diyen kalemi kontörle çalışan arkadaşlara,
Dört yıl boyunca, mevcut yönetim iktidar olsun diye çabaladığımız ve başarısı için destek olduğumuz süreçte bize kendi ürettikleri terim olan ‘bel altı’ eleştirilerde bulunan ve seçime 10 gün kala birden değişip yön değiştirip herkesten daha çok iktidar yanlısı olan arkadaşlara,
Seçim süresince deve kuşu rolü yapıp yok olan, seçim kazanıldı denildiği zaman partiye koşup kendini zafer mimarı göstererek seçimlere itirazla beraber korkudan tekrar deve kuşu gibi toprağın altına girip 10 gün korkuyla yaşayıp mazbatayla beraber tekrar kendini şehrin sefiri sanan arkadaşlara,
Tabi ki de itirazımız var…
Ve arşivlerimizi renklendirdikleri için onlara da söyleyecek birkaç kelamımız olacak.
Öncelikle eleştirdiğim konularda haklı olmamın onuru ve gurur ile şunu çok ama çok net yazıyorum. Seçim bitti. İtirazlar oldu. Cevap buldu. O oldu bu oldu. Lafı uzatmanın anlamı yok.
2019 seçimlerinde 12.572 oy alarak en yakın rakibine 3569 fark atarak seçimleri kazanan Filiz Ceritoğlu Sengel;
Bu seçimi, 2019 seçimlerine göre 4.153 oy daha az alarak 8.419 oyla en yakın rakibine 367 oy farkla kazanmıştır.
O öyle olmasaydı, bu böyle olmasaydı, şu şöyle olsaydı seçim böyle olmazdı demenin anlamı yok.
Halk iradesine iyi ya da kötü hepimizin saygı gösterme zorunluğu var.
Bu kapsamda bu yarışta boy gösteren tüm adaylara teşekkür ederim, tebrik ederim.
Seçim bitti;
80 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı R.Tayip Erdoğan çıktı balkona ‘’bu sonuçlarla Halk bize bir mesaj verdi bizde gereğini yapacağız’’ dedi
16 milyonluk İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni %12 oy farkla Ekrem İmamoğlu ‘’ Biz değil 16 milyon İSTANBUL kazandı’’ dedi
6 milyonluk Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni en yakın rakibinin iki katı oyunu alarak kazan Mahsur Yavaş ‘’ Ankara’lı kazandı, Ankara kazandı’’ dedi.
30 bin nüfuslu Efes Selçuk Belediyesi’ni 367 oyla, bi önceki seçimden 4.153 oy kaybederek yani daha az oy alarak kazanan Filiz Ceritoğlu Sengel ‘’Bütün adamlar birleşti ama İki Kadın kazandı ’’ dedi.
Aslında bu açıklamalar eleştirilerimizde ne kadar haklı olduğumuzun resmen kanıtı idi.
5 sene bitti eleştirilecek konular seçimle bitti arkadaşlar.
Halk iradesi yeni dönemi başlattı ve önümüzdeki sürece bakalım derken aynı gece başkanımız böyle bir söylevle yeni bir gündem yaratmak istedi ama seçim kazanma heyecanıdır deyip bu açıklamaların yorumunu okurlarımıza bırakarak, bence olan seçim sonucunu söylemek istiyorum.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez Manisa, Afyonkarahisar, Kırıkkale, Kilis, Kütahya, Uşak ve Zonguldak’ı bile kazanan Cumhuriyet Halk Partisi rüzgarına rağmen bile İzmir ilçeleri içerisinde en az oyu almış olmasına rağmen ilçemizde de seçimin kazananı CHP olmuştur.
Yani seçimi ‘’İKİ KADIN’’ değil Cumhuriyet Halk partisi için gece gündüz çalışan partililer, partiye inanan seçmenler, Deniz Şentoker ve saz arkadaşları ile Gökçealan Üzüm festivalinde Gürkan Usanmaz ile aynı fotoğraf karesine girenler kazanmıştır.
Bu kapsamda da CHP Gençlik Kolları, Kadın Kolları, ilçe yönetimi ve ana kademe olmak üzere tüm CHP’li arkadaşlarımı tebrik ederim.
Filiz Başkan ve İpek Başkanı eleştirdik diye bize küsen şimdi selam vermemek için yol değiştiren arkadaşlarımız demek ki neymiş, biz tüm eleştirilerimizde haklıymışız. Ve buda sandığa yansımış. Amacımız ne BAĞCIyı kovmakmış nede yeni BAĞCI yaratmakmış, Artık bunu anlamışsınızdır umarım. Tek amacımız ÜZÜMÜmüz güzel olsun herkes lezzetle yiyebilesinmiş.
Bundan sonraki 5 senede yapılacak iyi olacak tüm şeyleri alkışlamak, verilen sözlerin takipçisi olmak ve yapılmayanların hatta yanlış yapılanların en büyük çığlıkçısı olacağımızdan kimsenin şüphesinin olmayacağı diğer yazılarımda görüşmek üzere.


